Anasayfa Yapforex
   
  ilgili-forum
  bilim çocuk
 
 

ABD'deki MIT Üniversitesi'nde görme engellilere yönelik geliştirilen özel bir mikroçip ileri yaşlarda baş gösteren görme yeteneğinin kaybını tarihe gömmeyi hedefliyor

 
  Orhan Yıldırım    Tarih : 20.12.2009    Kaynak : radikal.com.tr   424 kez okundu   




Tavsiye et   Yazdır

Biyoloji hakkında diğer haberler
  4 bin yıllık tohum canlandı 16.12.2009 1078 okunma
  Sıtmayı alt eden genetik mutasyon 12.12.2009 377 okunma
  Bilim adamları insan derisi üretti! 22.11.2009 650 okunma
  Mısırın gen haritası çıkarıldı 22.11.2009 333 okunma
  Ömre ömür katan gen 17.11.2009 1082 okunma

 
Gürcistan'da bulunan kafatası insanın atalarının Afrika'dan Avrasya'ya sanılandan 800 bin yıl önce göç ettiğini ortaya çıkardı.

İngiliz Kanalı’nda, 150-200 milyon yıl önce yaşamış 3,5 metre boyundaki bir su sürüngenine ait fosil bulunudu.

Osmanlı ne 1299'da kurulmuş, ne de kuruluş yeri Söğüt'müş. Tarihçi İnalcık Osmanlı'nın kurulduğu yeri ve tarihi açıkladı.

Ünlü tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık, Osmanlı'nın devlet niteliğini 1302 yılında Yalova'daki Bafeus Zaferi sonrası kazandığını söyledi.

Türk tarihini anlatan önemli konulardan biri olan Çanakkale Savaşı, Boğaz Harbi oyunu ile bilgisayar dünyasına giriyor.

Almanya'da en az 35 bin yıllık kaval bulundu. Şimdiye kadar bulunan bu en eski müzik aleti, müzik geleneğinin ne kadar eski olduğunu gösteriyor.

Nature dergisinin son sayısındaki makaleye göre, fildişinden yapılma kaval, geçen eylülde Ach vadisinde bir mağarada parçalanmış olarak bulundu. 12 parça halinde bulunan kavalın uzunluğunun 21,8 cm, kalınlığının 8 mm olduğu belirtildi.

 

Gözbebeği içine yerleştirilen küçük bir çip ile sürekli iletişimde kalan kameralı bir gözlüğü temel alan yapı bu sayede doğrudan beyne elektrik sinyalleriyle veri yolluyor. Bu da imajın zihinde canlanmasını sağlıyor.

Şu an bu cihazla yolda yürüme ve oda içinde yol bulmak mümkün. Hedefse yüz tanımasını sağlayabilmek.
 

 

Afrika dışında bugüne kadar bulunan en eski insan iskeletleri bilim dünyasını heyecanlandırdı. Gürcistan’da topraktan çıkarılan kafatası ve iskeletler, modern insanın atası sayılan ilk insanların sanıldığından 800 bin yıl önce Afrika’dan göç etmeye başladığını gösteriyor.

Bilimcilerin Tiflis’e iki saat mesafedeki kazı alanında ortaya çıkardığı sekiz iskelet yaklaşık 1.8 milyon yaşında. Yeni bulgular ışığında evrim sürecinin tarihlerini gözden geçiren bilimciler, ilk insanların keşif amacıyla Afrika dışındaki bölgelere göç edip daha sonra Afrika’ya dönmüş olabileceğini belirtiyor.

İlk insanların modern insana evrilmesinin Afrika’da başladığı, bu sürecin geç aşamalarında ikinci bir göç dalgasıyla kıtayı terk ederek Orta Doğu üzerinden Avrupa’ya ve Doğu’ya yayıldıkları biliniyor. Bölgede bulunan kafataslarıy, çene kemikleri, kol ve bacak kemiği parçalarının, insanın atalarının, Afrika'dan Avrasya'ya daha önce sanılandan yaklaşık 800 bin yıl önce göç ettikleri ve tekrar Afrika'ya dönmeden önce burada uzun bir evrimsel süreç geçirdikleri fikrini verdiği kaydedildi.

İLK AVRUPALI HOMO ERECTUS
Gürcü bilim adamlarının keşfi, Guildford'daki İngiliz Bilim Festivalinde açıklanırken, Gürcistan Ulusal Müzesinin müdürü profesör David Lordkipanidze, iki erkek ve 3 kadının kalıntılarından oluşan fosillerin, modern insanın öncüsü homo erektusun ilk örnekleri olduğunun anlaşıldığını söyledi.

Lordkipanidze, Dmanişi'de insan kalıntılarının yanında taştan aletler ve hayvan kemiklerinin bulunduğu, bunun, bu insanların eti yemek için hazırladıkları anlamına gelebileceğini kaydetti.

David Lordkipanidze, homininler adı verilen bu insanların, homo erektuslardan daha ilkel göründüğünü, beyinlerinin homo erektuslarınkinden yaklaşık yüzde 40 oranında daha küçük ve 1 metre 44 santimetre ile 1,5 metre arasındaki boylarının homo erektuslardan daha kısa olduğunu bildirdi.

Alet yapımı konusunda gelişmiş oldukları görülen, yüksek sosyal ve bilişsel kabiliyetlere sahip homininlerin bacaklarıyla kaval kemiklerinin, bugünün insanınkine çok benzediği ve bu ilk insanların iyi koştuğunun sanıldığı kaydedildi.

SOSYAL DAYANIŞMA BİLİNCİ
Kafataslarından birinin sahibinin yaşamı boyunca tüm dişlerini kaybettiği, buna rağmen hayatta kalmayı başardığı, bu durumun da karşılıklı bakıma dayalı bir tür sosyal organizasyonun varlığı fikrini verdiği bildirildi.

Homo erektusların Afrika'dan bölgeye yaklaşık 1 milyon yıl önce göç eden ilk insanlar olduğu düşünülüyordu.

Profesör David Lordkipanidze, Gürcistan'da kalıntıları bulunan bu ilk insanların, Avrasya'da daha sonra yaşayan homo erektusların ataları olabileceğini ifade ederek, "Sorun şu: Homo erektuslar Afrika'da mı, yoksa Avrasya'da mı ortaya çıktı. Eğer Avrasya'da ortaya çıktılarsa, tersine bir göç mü söz konusu? Bu fikir birkaç yıl önce çok aptalca görünebilirdi, ancak bugün o kadar aptalca görünmüyor" diye konuştu.

Bilimsel bulgulara göre ilk insan ırkı sayılan Homo habilis 2.5 milyon yıl önce Afrika’da evrildi. Yüzbinlerce yıllık evrim sürecinde bunlar daha uzun ve atletik olan Homo erectus’a evrilerek hareket özelliklerini arttırdı ve Afrika dışına dalgalar halinde göç etmeye başladı.

Göç eden Homo erectus kafileleri Avrupa ve Asya’da farklı bölgelere yerleşti. Ancak Afrika dışındaki bu gruplar zamanla yok oldu, anavatanda kalanlar ise evrimini sürdürerek modern insana dönüştü ve 120 bin yıl kadar önce Avrasya’ya ikinci bir göç dalgası başladı.

 

Yüzde 70’i tamamlanan sürüngen fosili, uzun boynu, dört yüzgeci ve keskin dişleriyle 1934'te ortaya çıkan bir fotoğrafta görüntülenen efsanevi 'Loch Ness Gölü' canavarına benziyor.

İngiltere'nin "Jurrasic kıyıları" olarak bilinen Monmouth plajında bulunan 3,7 metrelik Plesiosaur fosilinin bir araya getirilmesi için arkeologların aylarca çalıştığı ifade edildi. 

Uzun ince bir boyuna ve kuyruğa sahip olan deniz sürüngeni, okyanusta dört yüzgeci ile süzülürken, ustura keskinliğindeki dişleri ile avlanıyordu.

 

Türkiye'nin yaşayan en büyük tarihçisi Prof. Dr. Halil İnalcık'ın, Osmanlı Devleti'nin 1299'da Söğüt'te değil 1302'de Yalova'da kurulduğunu söylemesi gündem oluşturdu. Türk tarihçileri harekete geçti..

1302 TARİHİ NETLİK KAZANIYOR

Bizans sınırında küçük bir beylik olarak ortaya çıkan ve kısa zamanda bölgenin en büyük gücü haline gelen Osmanlı Devleti'nin kuruluşu hala tam olarak aydınlatılamadı. İnalcık'ın Osmanlı'nın Yalova'da kurulduğu iddiasına Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu da destek verdi. Eruslu Osmanlı'nın kuruluş tarihinin kayıtlara 1299 olarak geçtiğini, ancak yapılan bilimsel çalışmaların 1302 yılını ve Yalova'yı gösterdiğini söyledi.

TARİHCİLER MASAYA YATIRACAK

Tarih alanında Türkiye'nin en önemli isimleri olan kişilerin de bu savı desteklediklerini ifade eden Prof. Dr. Eruslu, Bilkent Üniversitesi Osmanlı Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil İnalcık, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feridun Emecen, Fatih Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet İpşirli ve Yalova Üniversitesi'nden bir öğretim üyesinin bu sempozyuma konuşmacı olarak katılarak, yapılan bilimsel çalışmaları ortaya koyacaklarını dile getirdi.

 

Yalova ve Bilkent üniversitelerince düzenlenen Osmanlı Devleti'nin Kuruluş Tarihi Sempozyumu'nda Prof. Dr. Halil İnalcık, Osmanlı Beyliği'nin devlet statüsünü 1302 yılında Yalova'da Bizans'a karşı yaptığı Bafeus Savaşı'yla kazandığını öne sürdü. Prof. Dr. İnalcık, 70 yıldır bu konudaki gerçekleri dünyaya anlatmak için uğraştığını söyledi.

Türk devletlerinde hanedanın kurulması için hutbe okunması ve sikke bastırılması gerektiğini ifade eden ünlü tarihçi, ''Osmanlı, Karacahisar'da payitahtını kurduğu zaman, çoğu Müslüman olan halk, kadı tayin edilmesini ve hutbe okutulmasını istemişti. Bunun üzerine camilerde hutbe okutulup kadı tayin edildi. Bunun olduğu tarihi tarihçiler iki asır sonra 1299 olarak kabul etmişlerdir ve öyle süregelmiştir. Bu zamanlarda sikke basımı da söz konusu değildir. Bunların çoğu hurafeden ibarettir'' diye konuştu.

İnalcık, Osmanlı'nın Oğuzların Kayı boyundan geldiği konusunun da hurafeden ibaret olduğunu iddia etti: ''Türk ananelerinde hakanlığa namzet olanlardan birisinin zafer kazanması gerekiyor. Bu, Tanrının ona bir kut vermesi şeklinde tasvir edilir. O halde araştırmalarımızda bu konuları ön plana çıkaracağız. Osman Gazi, sınırda kendi dönemindeki alplerle mücadele ediyor. Burada tarihçi hangi eseriyle öteki alpleri gölgede bıraktığına bakmalı. İşte bu hadise Bafeus Savaşı'yla gerçekleşmiştir. Yani kendisinden sonra oğlunun hiç itirazsız beylik tahtına oturması yani hanedanın kurulmuş olması tarihçinin tespit edeceği en önemli şeydir. Orta Çağ'da hanedan demek devlet demektir. İşte bunu temin eden, Osmanlı'nın büyük Bafeus Zaferi'dir.''

Bafeus Savaşı'nın Bizans kuvvetleriyle Osman Gazi komutasındaki ordu arasında geçtiğini kaydeden İnalcık, bu tarihin Bizans kaynaklarında da geçtiğini belirtti. İnalcık, bu çok önemli savaş konusunda Türk kaynaklarında hemen hiçbir şey bulunmadığını söyleyerek, şöyle konuştu:

KAYNAKLARIMLA İSPAT EDİYORUM
''Bu savaşın neticesinde Osman'ın şöhreti yayılmıştır. Her taraftan onun emri altına Türkler gelmeye başladı. Demek ki bir ordu sahibidir. Demek ki bu zafer Türk ananesine göre kut sahibi olduğu zaferdir. Kendisinden sonra Orhan hiç itirazsız tahta geçmiştir. İşte bu sebeple bu tarihte bir hanedan olarak kurulduğunu söylüyorum. Bu zamana kadar 1299 olarak kabul ettik. Şimdi 'Bu nereden çıktı' diyorlar. Delillerimle, kaynaklarımla ispat ediyorum. Lütfen okuyun.''

Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu da Yalova'nın tarihte sadece kuruluş yeri olarak değil ilk gümüş sikkenin basıldığı ve ilk matbaanın geldiği yer olarak da önemli olduğunu söyledi.

Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı ise elindeki tarih kitabını göstererek, ''İçinde kuruluş tarihi olarak Osman Bey'in 1299'da bağımsızlığını ilan ettiği yazıyor. Ancak artık yeni bulgular var ve bu kez Yalova'da bilimsel deprem yaşanıyor. Bu, tarihi bir andır'' dedi.

 

 

Bugüne kadar savaşlarla ilgili FPS oyunları geneled İkinci Dünya Savaşı'nı antalıyordu. Kodgraf Oyun Stüdyosu tarafından geliştirilen Boğaz Harbi ise Çanakkale Savaşları'nı anlatan bir FPS. Birinci Dünya Savaşı'nın en önemli cephelerinden biri olan ve binlerce şehit verilen Çanakkale Savaşları'nı konu olan oyunun Beta versiyonu kullanıcıların beğenisine sunuldu.
 

 

Kavalı inceleyen uzmanlar, aletin yüzeyi ve yapısının mükemmel durumda olduğunu, bunun da aletin nasıl yapıldığına dair fikir verdiğini bildirdi.

Kavalda 5 delik ve 4 ince çizgi bulunuyor. Çizgiler, muhtemelen, deliklerin açılacağı yeri önceden belirlemek için konulmuştu. Kavalın bir ucunda da V şeklinde girinti bulunuyor. Girintinin ağızlık olduğu tahmin ediliyor.

Hohle Fels mağarasında ayrıca değişik ölçülere sahip 2 fildişi kaval parçası bulundu. Oradan onlarca km ötedeki Lone vadisinde de yine küçük bir fildişi kaval parçası bulundu.

 

 
  Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol